PDR mezunları için umut verici olan bir zaman vardı: devlet kontenjanları yeterli, mezun sayısına göre atanma şansı daha yüksekken, son yıllarda bu tablo hızla değişmeye başladı. 2020-2025 dönemine bakıldığında, PDR için yapılan öğretmen atama sayılarında iniş-çıkışlar olmasına rağmen genel bir düşüş eğilimi görülüyor. Özellikle 2022’de sadece 467, 2025’te ise 377 kontenjan verildi. Bu sayılar, 2020 yılında toplam 2.630, 2021’de toplam 1.808 kontenjan ile atama yapılmış olmasıyla kıyaslandığında çok daha düşük.
Bu düşüşün sebeplerini anlamak, hem mezun adayları için hem de eğitim politikaları açısından kritik bir öneme sahip.
Kat sayılar, mezun sayısı, norm fazlası, ekonomik ve siyasi etkenler
- Mezun sayısının artması
Üniversitelerde PDR bölümlerinin sayısı çoğaldı; her yıl daha çok öğrenci mezun oluyor. Ancak mezun sayısı artarken devletin öğretmen ihtiyacı ya da öğretmen norm kadrosu aynı oranda büyümüyor mu? Hayır. Bu dengesizlik, “atanamama sorunu”nu büyütüyor. - Norm kadro & ihtiyaç planlamasındaki eksiklikler
Norm kadro düzenlemeleri, okul-öncesinden lise düzeyine kadar rehber öğretmenin kaç öğrenciye düşeceği biçiminde kriterler getiriyor; örneğin “100 öğrencisi olan her okula bir rehber öğretmen ataması” gibi yeni yönetmelikler. Millî Eğitim Bakanlığı
Ama bu yeni düzenleme henüz tam olarak gerçekleşmemiş ya da eski norm fazlalıkları/sınıf mevcudu gibi sorunlar var. - Ekonomik kısıtlar & bütçe öncelikleri
Devletin öğretmen maaşları, sosyal yardımlar gibi yükleri artarken, yeni öğretmen alımı için bütçenin ayrılması zorlaşıyor. Ayrıca merkezi yönetim politikaları ve yerel ihtiyaç analizleri, hangi branşta kontenjan verileceği kararında belirleyici oluyor; her zaman PDR öne çıkmıyor. - Siyasi irade ve öncelik değişimleri
Eğitim politikalarında zamanla öncelikler değişiyor. “STEM”, “kodlama”, “yabancı dil”, “fen öğretmenliği” gibi alanlar genellikle daha “önemli” olarak görülüyor ve kontenjanlar bu alanlara kaydırılabiliyor. Rehberlik-psikolojik danışmanlık gibi alanlar bazen geri planda kalıyor. - KPSS / ÖABT puanlarının etkisi ve adayların motivasyonu
Atama şansı azaldıkça adayların motivasyonu, mesleğe güvenleri azalıyor. KPSS/ÖABT sınavlarında branş için yeterince kontenjan olmaması, yüksek puan alsa bile atanamama kaygısı yaratıyor. Akademik çalışmalar PDR öğrencileri arasında “atanamama korkusu”nun önemli bir stres kaynağı olduğunu söylüyor.
Sorun Sadece Sayısal Değil, Nitelikle de İlgili
- Kalite ve verimlilik tartışması: Rehber öğretmen sayısı azaldığında, her rehber öğretmene düşen öğrenci sayısı artıyor. Bu, birebir rehberlik, psikolojik destek gibi işlemlerin niteliğini düşürüyor.
- Eşitlik sorunu: Özellikle kırsal, deprem bölgesi gibi dezavantajlı alanlarda rehber öğretmen eksikliği daha fazla hissediliyor. Norm kadro değiştikçe bu alanlara göre dağılımın adil olup olmadığı önem kazanıyor.
- Adayların geleceğe bakışı: Mezun olacak adaylar artık “atanırım mı?” kaygısıyla bölümlerini seçiyor; bazıları daha garanti görünen branşlara yöneliyor. Bu da PDR’nin aday profilini ve talebini etkiliyor.
- Son yıllarda toplam atama sayısı binleri bulurken, 2022-2025 döneminde giderek yüzlerle ifade edilen atama kontenjanları kullanıldı.
- Mezun sayısı artarken, kontenjan artışı sağlanmazsa bu durum giderek büyüyecek bir problem; “mezun fazlası işsiz öğretmen” kavramını güçlendirecek.
Önerilerim ve neler yapılabilir..
- MEB’in PDR branşı için yıllık ihtiyaç analizini şeffaf şekilde yayınlaması ve kontenjan planlamasını buna göre yapması.
- Norma-kadro düzenleme kriterlerinin sadece öğrenci sayısına değil, psikososyal ihtiyaçlara, bölgesel farklılıklara göre esnek olması.
- KPSS/ÖABT sınav kontenjanlarının branşlar arasında adil dağıtımı; rehberlik branşının test kat sayısı ya da yerel ihtiyaç bakımından daha fazla değerlendirilmesi.
- Üniversiteler ve adayların, mezuniyeti görmeden branş değişikliği seçeneklerini düşünmeleri, alternatif iş alanlarını da planlamaları.
PDR alanı yalnızca sayıdan ibaret değil; öğrenci psikolojisi, rehberlik ihtiyacı, okulların destek hizmetleri gibi pek çok alanda kritik roller üstleniyor. Atama sayılarının azalması, sadece mezunların iş bulamama sorunu değil; öğrencilere sunulan psikolojik destek ve rehberlik hizmetlerinin kalitesini de etkiler. Bu yüzden hem kurumların hem de adayların bu veriye göre strateji kurmaları gerekiyor.